3 Aralık Küresel Eylem Günü'nde, Kadıköy'de toplanan kalabalık adına Mehmet Ali Alabora tarafindan okunan metin:
Bugün dünyanın 32 ülkesiyle birlikte Türkiye'nin pek çok kentinin meydanlarında "güneşi ve rüzgârı hissederek" toplandık. Amacımız bir uyarı ışığı yakmak. Kendimiz için, geleceğimiz için. Yaşadığımız yeryüzünün geleceğimize, çocuklarımıza, üzerinde hiç olmazsa bugünkü kadar yaşanılabilir bir dünya olarak kalmasını istediğimiz için.
Çünkü yüzyıllar sonra değil, çok yakın bir gelecekte; doğmamış kuşakların değil, bizim çocuklarımızın, hatta bugün bu meydanı dolduran hepimizin yarını için ciddi alarm zilleri çalıyor.
Küresel ısınma, üzerinde tartışmalar yürütülen bir varsayım, gelecekte olması beklenen bir felaket değil artık. Küresel ısınma başladı! Dünyamız giderek ısınıyor, iklim hızla değişiyor. Şimdi bu gerçeği herkese duyurmanın ve çözüm bulmanın zamanı.
Küresel ısınmayı durdurmak için hâlâ şansımız varken, dünyamız henüz geri dönülmez noktaya gelmemiş, üzerinde yaşanılamaz bir yer halini almamışken, bizim de söyleyeceğimiz bir söz, atacağımız bir adım olmalı.
Artık hepimiz çok daha iyi biliyoruz.
Atmosferdeki karbondioksit ve diğer sera gazlarınınmiktarının ve buna bağlı olarak dünyanın ortalama sıcaklığının giderek ve hızla arttığını çok iyi biliyoruz.
Her yeni yılın bir öncekinden daha sıcak olduğunu, buzulların eridiğini, kasırgalarla, sellerle boğuştuğumuzu, kuraklığın yayıldığını, toprakların çoraklaştığını biliyoruz.
ABD'de koca New Orleans kentini haritadan silen Katrina tayfunununüzerinden henüz birkaç ay geçti. Amerika ve Asya kıtaları tarihte görülmemiş büyüklükte kasırgalarla boğuşuyor.
Dünyanın en büyük buz kütlelerinden Grönland ve kutuplardaki buzullar hızla eriyor. Kuzey Kutbu'ndaki buz örtüsünün 2070 yılında tamamen ortadan kalkacağı hesaplanıyor. Sadece Grönland'ın erimesi bile deniz seviyesini en az 6 metre yükseltecek.
Bugün dünya sıcaklığı 0,8 derece artmış durumda. Eğer artış 2 dereceye ulaşırsa her şey için çok geç olacak. Bilim insanları, ısınma bu hızla giderse 2 derecelik artışın önümüzdeki birkaç on yıl içinde bile gerçekleşebileceğini söylüyorlar. Isınma bu hızla giderse 2050'ye kadar, yani bugün bu meydanı dolduran çoğumuzun ve çocuklarımızın görebileceği kadar yakın bir gelecekte bu eşiğin aşılacağına kesin gözüyle bakıyor bilim insanları.
Peki küresel ısınma bu düzeye geldiğinde neler olacak? Daha doğrusu neler olmaya çoktan başladı bile?
Küresel ısınmanın en büyük sonucu susuzluk ve açlık.Bilim insanları 2 derecelik artış gerçekleştiğinde 3 milyar insanın susuz kalacağını söylüyor. Kuraklıktan dolayı tarımsal üretim düşecek ve 2050'ye kadar 5,5 milyon insan açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
İklimin değişmesinden ve susuzluktan dolayı yeni hastalıklar hepimizi tehdit edecek. Tropikal bir hastalık olarak bilinen sıtmanın önümüzdeki yıllarda İngiltere'de bile görülmesinin beklendiğini biliyor muydunuz?
Küresel ısınma yüzünden yerinden yurdundan olmuş iklim mültecilerinin sayısı da giderek artıyor. Çünkü savaşlar gibi iklim değişikliği de önce yoksulları vuruyor.
Biz böyle bir felaketten uzak olabilecek miyiz dersiniz?
Ülkemizde binlerce yıldır duran buzulların %97'sinin eridiğini biliyor muydunuz?
Küresel ısınmanın Akdeniz Havzası'ndakive tabii Türkiye'deki zaten çoktan başlamış olan kuraklaşma ve çölleşmeyi hızlandıracağını ve 2020 yılına kadar yıllık yağış ortalamalarının çöl yağış sınırı olan 250 milimetreye ineceğini biliyor muydunuz?
Üzerinde yaşadığımız yeryüzü ve elbette ülkemiz, yaşanılamaz hale geldiğinde nereye kaçacağız?
Peki neden oluyor küresel ısınma?
Küresel ısınma başta karbondioksitolmak üzere sera gazlarının atmosferde hızla artmasına bağlı. Karbondioksitin en önemli kaynağı ise petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlar. Fosil yakıt kaynakları giderek kıtlaşıyor. Irak savaşı kıtlaşan petrol kaynaklarına sahip olmak isteyen ABD'nin Irak petrollerine el koyma harekâatıydı. Afganistan da Orta Asya petrolleri uğruna yerle bir edildi. Savaşlar kıtlaşan petrol kaynaklarına el koymak için çıkarılıyor, petrolün yanmasıyla açığa çıkan atık olan karbondioksit ise çöplük olarak kullanılan atmosferi tıka basa dolduruyor ve bu da küresel ısınmaya yol açıyor. Bir ucu savaş bu petrol ve fosil yakıt çılgınlığının, bir ucu küresel ısınma.
Bağdat yanarken, dünya da ısınıyor.Sadece alevlerin ve acı çeken insanların ateşinden değil. Petrole, kömüre ve gaza el koyarak egemenliklerini pekiştirmek isteyen devletlerin ve çok uluslu şirketlerin kârlarını arttırmaları ve egemenliklerini pekiştirmeleri uğruna dünyamız göz göre göre yanıyor, hem de her anlamıyla yanıyor. Bush Irak'ta 110 bin Iraklının ölüm emrini verirken, ABD Kyoto Protokolü'nü sabote ederek, petrol lobilerinin sözcülüğünü yaparak tüm gezegeni tehdit ediyor.
Dünyayı savaş alanına çeviren aynı ABD ve küresel ısınmanın en büyük sorumlusu olan ülkeler, kendi yaptıkları ve yeterli olmaktan çok uzak Kyoto Protokolü'nü bile uygulamamak için ellerinden gelen her yalanı söylüyor, her şeyi yapıyorlar. Bilim insanları küresel ısınmayı durdurmak için 2050'ye kadar karbondioksit salımını %80 azaltmayı zorunlu görüyorlar. Oysa Kyoto Protokolü bunu sadece %5,2 azaltmayı öngörüyor, onu bile uygulamıyorlar.
O halde, ne yapmamız gerekiyor?
Küresel ısınmanın başlıca nedeni olan karbondioksitin üretimini azaltmak için, kömürün, petrolün ve doğal gazın, yani fosil yakıtların bugünkü gibi pervasızca tüketilemeyeceğini artık herkesin anlaması gerekiyor.
Doğayı hoyratça tahrip eden, ormanları, sulak alanları, denizleri ve atmosferi aynı pervasızlıkla çöplüğe çeviren tüketim toplumuna dur demek gerekiyor. Daha fazla yemeyi içmeyi, daha fazla atık üretmeyi ve üzerinde yaşadığı yeryüzünü umursamayıp sadece amaçsızca eğlenmeyi hayatın tek anlamı haline getiren tüketim toplumuna dur demek gerekiyor.
En büyük karbondioksit üreticileri olan, dünyada kullanılan petrol ve diğer fosil yakıtların üçte birinden fazlasını tüketen, karbondioksit üretiminden de bir o kadar sorumlu olan ABD ve Avustralya'ya dur demek gerekiyor.
Avrupa ülkelerinin attıkları imzaya sahip çıkmaları, küresel ısınmayı durdurmak için işe yarar adımlar atmaları gerekiyor.
Türkiye'nin de her yıl biraz daha fazla karbondioksit üreten bir ülke olarak, artık küresel ısınmayı artırma hakkını savunmayı bırakması, üzerine düşeni yapması gerekiyor.
Türkiye hâlâ enerjiyi en verimsiz şekilde kullanan, enerji kaynağı olarak kömür, petrol ve doğal gazda ısrar eden bir ülke olmakta direniyor. Enerji Bakanlığı 24 yeni kömürlü termik santral yapacağını açıklayacak kadar bu bilinçten yoksun.
Küresel ısınmanın en önemli nedeni olan fosil yakıtlara dayalı enerji üretiminden vazgeçmek,rüzgâr, güneş ve jeotermal gibi temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek gerekiyor. Elbette daha az enerji üretmek ve daha az tüketmek, az enerji tüketerek bundan daha fazla verim almanın yollarını uygulamak gerekiyor.
Küresel ısınmanın en önemli ikinci nedeni olan motorlu taşıtlara, yani otomobillere dayalı ulaşım politikalarından vazgeçmek gerekiyor. Daha fazla insan gücüne dayalı ulaşım biçimlerine, yürümeye ve bisiklete binmeye ve elbette raylı toplu taşımaya artık mecburuz.
Bizim de altı milyar insan olarak söyleyecek sözümüz var.
ABD'yi protesto ediyoruz, ilk önce adım atması gereken ülke olan ABD'yi, hâlâ küresel ısınmaya karşı önlem almamakta direnmekten vazgeçmeye çağırıyoruz, ilk adım olarak da Kyoto'yu uygulamaya koymasını istiyoruz.
Petrol ve kömür gibi fosil yakıtlara değil, rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına yönelmemiz gerektiğini herkese duyuruyoruz.
Türkiye hükümetini debaşta sera gazı envanterini bir an önce çıkarması olmak üzere, üzerine düşeni yapmaya çağırıyoruz.
Biz, tüm dünya halkları olaraküzerimize düşeni yapmaya hazırız, hükümetler de daha fazla gecikerek küresel ısınmayı geri dönüşsüz bir kabus haline dönüştürmemeli.
Küresel Isınmayı Durdurun!
ABD Kyoto'yu İmzala!
Yenilenebilir Enerji İstiyoruz